Sizlere aşağıda, gerçekten “İBRETLE” okuyacağınız ve “KARA KARA” düşüneceğiniz ama sonunda kendinizi “SORGULAMAK”  zorunda hissedeceğiniz, SÖZCÜ yazarı Yılmaz Özdil’in  bir yazısını okumanızı öneririm. İlhan Küçükbiçmen

———————————————————————

Hazreti Muhammed’e hiç utanmadan akp amblemiyle nüfus cüzdanı çıkarıp, peygamberimizin çocuklarının arasına “Tayyip” ismini eklemişlerdi…

Şimdi istifa ederken, “oğluma Tayyip ismini verdiğim için çok pişmanım” diyorlar, “oğluma artık Tayyip demeyeceğim” diyorlar.

“Tayyip Erdoğan Allahu tealanın bütün vasıflarını üzerinde toplayan lider, Tayyip Erdoğan’a dokunmak bile ibadettir, Tayyip Erdoğan için her gün iki rekat şükür namazı kılmamız gerekir” diyorlardı, Tayyip Erdoğan’ı karşılarken “hoşgeldin Allah’ın elçisi” diyorlardı…

Şimdi istifa ederken hiç utanmadan “yanılmışız, rabbim affetsin, asil milletimizi kandıranlar utansın” diyorlar.

Tayyip Erdoğan’ı halife-i ruy-i zemin, yani yeryüzünün halifesi ilan etmişlerdi, zılluhlah-ı ruy-i zemin, yani Allah’ın yeryüzündeki gölgesi ilan etmişlerdi, Tayyip Erdoğan’ın mücadelesini Uhud Savaşı’na benzetiyorlardı, Tayyip Erdoğan’a bağlılıklarını sahabelerin Hazreti Muhammed’e bağlılığına benzetiyorlardı, “Tayyip Erdoğan rabbimizin insanlığa gönderdiği müjdedir” diyorlardı, peygamberimize saygı için okunan salavat’ı “Recep Tayyip Erdoğan salli ala Muhammed” diye okuyorlardı…

Şimdi istifa ederken hiç suratları kızarmadan “eski defterler açılırsa insan içine çıkamaz” diyorlar.

Şimdi istifa ederken pişkin pişkin “bu iktidar milletin vergilerini yandaş firmalara vererek, devletin kasasını boşalttı, özel sektörün beş liraya maledeceği işleri 50 liraya maletmiş gibi göstererek 25 yıldır milletin parasını alıyorlar, iktidarın bakanları milletvekilleri belediye başkanları il başkanları kendi yakın akrabalarını, eşlerini, çocuklarını, kardeşlerini, yeğenlerini, ortaklarını birer birer devlet kurumlarına yerleştirdi, akrabalarını hak etmedikleri üst görevlere yerleştirdi, bunları gizli saklı değil, aleni ve pişkin pişkin yaptılar, ahtapot gibi şehirlerin üstüne çöktüler, akrabalarını zenginleştiriyorlar, bu iktidar kendisine mensup olmayan herkesi hain ilan ediyor, kendisi gibi düşünmeyen herkesi hain ilan ediyor” diyorlar.

“Tayyip Erdoğan bütün İslam aleminin umududur” diyorlardı, “İslami kaideye göre Tayyip Erdoğan’a oy vermek İslam’ın gereğidir” diyorlardı, “İman, Tayyip Erdoğan’a oy vermeyi emreder” diyorlardı…

Camide miting yaptılar, camide mihrabın önüne masa koydular, kıbleyi arkalarına alarak, imamla beraber seçim konuşması yaptılar, miting kürsüsüne Kuran-ı Kerim’le çıktılar, musalla başında oy istediler, ramazan ayında minarelerdeki mahyalara isimlerini yazdırdılar, Kabe’de kendilerini alkışlattılar, Kabe’de siyasi tezahürat yaptılar, yandaş ve rüşvetçi işadamlarının özel uçaklarıyla umre yaptılar, kutsal toprakları ihale dağıtım merkezi haline getirdiler, belediye binasının önüne Kabe maketi koydular, tavaf ettiler, iftar sofralarını şarkıcılarla türkücülerle gazinoya çevirdiler…

Şimdi istifa ederken, “Allah karşısında maskeyle dolaşamam” diyorlar.

“Adalet” ve kalkınma partisine oy verenlerin ruzi mahşerde beraat belgesi almış olacağını söylüyorlardı, “Adalet” ve kalkınma partisine oy vermeyenleri Allah çarpar diyorlardı…

Şimdi istifa ederken “adalet” ayaklar altına alındı diyorlar, “hukuk ayaklar altına alındı, insan hakları ayaklar altına alındı, özgürlükler ayaklar altına alındı, adalet ve kalkınma partisi adalet’ten uzaklaştı” diyorlar, “bir tek kişinin ağzından çıkan cümleyle hukuk olmaz” diyorlar.

“İslami olarak Tayyip Erdoğan’a itaat etmek farz-ı ayn’dır” diyorlardı, “Tayyip Erdoğan’a karşı çıkmak haramdır” diyorlardı…

Şimdi “helal” kabul edilebilmek için Akp’den istifa etmek gerektiğini söylüyorlar, “zulme başkaldırıyoruz” diyorlar, “kula kulluk etmeyeceğiz” diyorlar, “sarayın yanında yeralmayacağız” diyorlar.

İbretle izliyoruz.

Siyasal İslam denilen kavram, işte tam olarak budur.

Ne partidir.

Ne ideolojidir.

Ne teolojidir.

Menfaat koalisyonudur.