Bugün 01 Haziran 2019 cumartesi. Dün AKP’nin Gn. Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sn. R.T.ERDOĞAN Beştepe’de düzenlediği toplantıda yeni “YARGI REFORMU” nu açıkladı. Bazı bölümleri ümit vaadetse de zaman içerisinde  ki uygulamayı bekleyip görmek lazım.

Ama bakın T-24 yazarı Sn. Yalçın DOĞAN son aylarda yargıda meydana gelen olaylar hakkında ne diyor:

Yalçın Doğan

Bağımsızlık özeti: Telefon, çay, ayağa kalkmak ve ötesi

Ana yapı değişmedikten sonra, paket açsan ne olur, açmasan ne olur?..

“İstediğimiz mahkûm serbest kaldı. Şimdi ev hapsinde, yakında Amerika’ya verilecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür ederim.”

Önceki gün bir telefon görüşmesi. ABD Başkanı Trump ile Tayyip Erdoğan arasında. Belli ki, her şey o telefon görüşmesinde çözülüyor.

Amerikan vatandaşı olan, FETÖ’den beş yıl cezaya çarptırılan Serkan Gölge isimli bir NASA çalışanı Trump’ın telefonundan sonra ev hapsine gönderiliyor, Trump da yukarıdaki açıklamasıyla Erdoğan’a teşekkür ediyor.

Yargı bağımsızlığının son örneği!..

Hem de, hangi gün?..

Tam da, Erdoğan yeni bir yargı reform paketini açıkladığı saatlerden kısa süre sonra. O paketteki ana hedeflerden biri de, “yargı bağımsızlığının sağlanması”.

Dalga geçer gibi.

HSK’ya bakın siz

Suçlu ya da suçsuz bilemem, ama tutuklu ve hatta hükümlü biri mahkemede yargıç kararıyla değil, “telefonla serbest bırakılıyor”. Oraya giden yolda, yargı bağımsızlığının (!) iki sembolik örneği var.

-Yüksek yargı organlarının başkanları Erdoğan ile birlikte çay toplamaya gidiyor. Ne bizde, ne dünyada örneği var.

-Erdoğan salona girdiğinde yüksek yargı organları başkanları, üyeleri ve bütün yargıçlar ayağa kalkıyor. Dünyada örneği yok.

Kim olursa olsun, yargıçlar ayağa kalkmaz!..

“Yargı bağımsız” olacakmış!.. Adnan Veli’nin skeçleri gibi.

2010 yılından itibaren yargı adım adım AKP’nin eline geçiyor. Bütün yargıyı yönlendiren, yargıç ve savcılar üzerinde mutlak egemenlik kuran Hakim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK)şu yapısına bakın:

On üç üyeli kurulun bir üyesi Adalet Bakanı, bir üyesi Adalet Bakanlığı Müsteşarı, dört üyeyi Cumhurbaşkanı seçiyor. Böylelikle altı üyenin ataması doğrudan Erdoğan imzalı. Geriye kalan yedi üyeyi Meclis seçiyor. Meclis’te çoğunluk AKP’de. Böylelikle, yedi üyenin atanması bu kez dolaylı yoldan Erdoğan imzalı.

Ne yargı bağımsızlığı?.. Hangi bağımsızlık?..

AKP’nin hoşuna gitmeyen kararı alan yargıçlar, hiç sektirmeden HSK tarafından anında başka yerlere atanıyor. Devam eden bazı davalarda yargıçlar değişiyor.

 

İfade özgürlüğü hikâyesi

Muhalif yazı yazanın, ters soru soranın işine son verildiği bir ülke…

Ağzını açana ceza yağdıran bir ülke…

Tek bir eylem bile düzenlemeden, sadece bildiri yayınlayanlara ceza yağdıran bir ülke…

Akademisyen, iş adamı, gazeteci, siyasetçi, sıradan bir yurttaş… Konu ne olursa olsun, en küçük bir eleştiri yapana “haddini bil” söylemleri, tehditler… Vergi denetmenleri göndermeler… Arkasından tutuklamalar, dava açmalar…

Bunun adı “ifade özgürlüğü!..”

Bunun adı “demokratik ülke!..”

İfade özgürlüğü açısından Türkiye dünyadaki 180 ülke arasında 54. sıradan kısa sürede 163. sıraya geriliyor.

Dünyadaki bütün temel haklar ve özgürlükler endekslerinde Türkiye artık “özgür değil”kıskacına girmiş bulunuyor.

On yedi yılda kim bilir, kaçıncı “hukuk reformu paketi” bu?..

Ana yapı değişmedikten sonra, paket açsan ne olur, açmasan ne olur?..

———————————————————————————————————————————————-

Sn.Yalçın DOĞAN’ın değerlendirmelerine katılıyorum.

Yargının gerçekten bağımsız ve hür olabilmesi için siyasilerin etkisinden tamamen uzaklaşması gerekiyor.

Yargı kendi “piramidini” kendi içinden yapılacak demokratik seçimlerle oluşturmalıdır. Terfi ve tayinleri kendileri yapmalıdır. İşte o zaman gerçek anlamda “bağımsız yargı” dan söz edilebilir.

 İlhan KÜÇÜKBİÇMEN