31 Mart 2019 akşamı YSK tarafından seçim yasakları kalktıktan sonra Anadolu Ajansı saat 21.00 e doğru veri akışını kesti. Türkiye’nin de sonucunu merakla beklediği İstanbul seçimi adeta “dondu, kaldı”. Bu durum ilk saatlerde, “belki bir problem vardır, hallolur” düşüncesiyle pek önemsenmedi ama işte bu noktada CHP adayı için paha biçilmez bir şans doğdu. AA’nın  partizanca tutumunu kınamak amacıyla, sabaha kadar aralıklarla 13 kez basın toplantısı düzenleyerek kendini Türkiye’ye bol bol tanıtma fırsatını yakaladı. Akşamın geç saatlerinde bir ara AKP adayı Sn.Yıldırım, “kazandım” gibisinden bir söylem geliştirmiş ama sabah YSK Başkanı Sn. Güven, ” seçimi, gayrı resmi sonuçlara göre Sn.İmamoğlu önde götürmektedir” diye noktayı koymuştu.

Daha sonra AKP kurmaylarının çeşitli itirazlarıyla B.Çekmece’ye polis gücü gönderilerek, evlerde oturanların tespitleri yapılmış ve bu hukuksuzluğun avantajı yine İmamoğlu’na yazılmıştı. AKP itirazlarına doymak bilmiyor, birçok ilçede tüm oyların yeniden sayılmasını, bazı ilçelerde de geçersiz oyların yeniden sayılmasını istiyordu. Bunlar değerlendirilirken YSK Sn. İmamoğlu’na 13.700 oy farkıyla kazandığı başkanlık  mazbatasının verilmesini kararlaştırdı.

İstanbul’un yeni Büyükşehir Belediye Başkanı, görevde kaldığı 18 günlük kısa bir sürede; belediye meclis toplantılarını tüm Türkiye’ye yayınlayarak devrim niteliğindeki, “şeffaf” lığı getirdi. Suda indirim, ulaşımda indirim konularına imza attı ama sonuç ne yazık ki hüsranla bitti. YSK, AKP’nin “yaklaşık 900 civarındaki sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi olmadığı ve bunun  kanuna aykırı olduğu” gerekçesiyle itiraz ettiği seçimi 6 Mayıs ta iptal etti. Ama ne hikmetse, tüm seçimi değil, sadece İBBBşk’lığı seçimini…

Bu olaylarla yapılan tüm hukuksuzluklar doğal olarak İstanbul halkında, “Sn. İmamoğlu’nun mağduriyeti” olarak yer buldu. Yeni seçim tarihi olarak da 23 Haz. 2019 pazar günü tespit edildi. Bu süreçte Cumhur İttifakı tarafından Sn.İmamoğlu’na yapılmadık hakaret kalmadı. Aşağılandı, küçümsendi, Rum-Pontus imalarında bulunuldu. Sn. Erdoğan ve Sn.Yıldırım, “oylarımız çalındı” dediler. Sonra bunun siyasi bir terim olduğunu belirttiler. Sn. İmamoğlu’nun bayramda yaptığı Karadeniz Trabzon’daki aile ziyaretinde inanılmaz bir kalabalık tarafından kendisine sevgi gösterisi yapılmıştı. Ama Ordu’da VIP bölümünden uçağa binmek istedikleri bir anda Ordu Valisi’nin emriyle, kapıdan geri çevrildi. Bunun düpedüz bir “komplo” olduğu medyada paylaşıldı. Bunların hepsi Sn. İmamoğlu’nun hanesine hep artı olarak yazılmaya devam ediyordu. Son olarak da Sn.Erdoğan’ın, “ya Sn. Yıldırım’a ya da (Mısır diktatörü) Sisi ye oy vereceksiniz demesi hepsinin üzerine adeta tuz biber olmuştu.

Hal böyle olunca Sn.İmamoğlu gittikçe artan kalabalıkların karşısında coştukça coştu. 16 milyon İstanbul’luyu aynı şekilde, yani eşit bireyler olarak  kucaklayacağını haykırıyordu. Netice olarak 23 Haz. akşamı seçim yasakları daha kalkmadan Sn. Binali Yıldırım, yüzündeki üzgün ifadesiyle seçimi rakibi Sn. Ekrem İmamoğlu’nun kazandığını açıkladı. Sabah ise aradaki akıl almaz oy farkının 807.000 olduğunu tüm dünya gördü.

Evet 3 gün önce, yeni İBB Sn. İmamoğlu 2nci mazbatasını Çağlayan Adliyesinde yapılan sade bir törenle alıp derhal İBB Binasına devir teslim törenine gitti. Kayyum olarak atanan Sn. İstanbul valisinden mühürü teslim alarak görevine resmen başlamış oldu.

Aşağıda kendisini bekleyen binlerce coşkulu İstanbul halkına, partizanlığa asla geçit vermeyeceğine, adil olacağına, yoksulları, fakirleri gözeteceğine, çocuklar için kreşler açacağına, deprem konusuna eğileceğine, yeşillendirme konusunda ve trafik sorunlarının aza indirilmesi konularında çok çalışacağına dair sözler verdi.

Umarım bu genç başkan dediklerini gerçekleştirir. Ben şahsen umutluyum. İlhan Küçükbiçmen